Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir

Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Ergün: “Akkuyu NGS Cumhuriyetimizin önemli kilometre taşlarından biridir

Diğer 17.10.2023 - 14:45, Güncelleme: 17.10.2023 - 14:45 10285+ kez okundu.
 

Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Ergün: “Akkuyu NGS Cumhuriyetimizin önemli kilometre taşlarından biridir

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı İsmail Cingöz: “Akkuyu NGS Cumhuriyetimizin 67 yıllık hayalini gerçeğe dönüştürüyor”

Türkiye, cumhuriyetin 100’üncü yılında enerji alanında yaptığı atılımlarla dikkat çekerken, Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Ergün bu atılımlardan en önemlisinin 2024 yılında ilk elektriği üretmesi planlanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ergün, Akkuyu NGS’nin elektrik üretmeye başlamasıyla Türkiye’nin sadece enerji bağımsızlığı ve ülke ekonomisi değil, aynı zamanda dış politikasında daha güçlü bir konuma geleceğini belirterek, “Ülkemizin ilk nükleer güç santrali olan Akkuyu, sadece bir enerji kaynağı değil, teknoloji kültüründe de bir basamaktır. Akkuyu NGS Cumhuriyetimizin önemli kilometre taşlarından biridir. Ülkemizin Akkuyu NGS ile nükleer enerjide büyük bir atılım yapmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.   “Bir ülkenin nükleer santralinin olması gücünün göstergesidir” Türkiye’nin, Akkuyu NGS’den sonra da yeni nükleer santrallerle de enerji karmasını çeşitlendirmesi kararını desteklediğini vurgulayan Prof. Dr. Ergün, “Akkuyu NGS ile açılan yol, Türkiye’nin ilk nükleer santraline kavuşması ve enerji bağımsızlığı yolunda ilk adımı atmış olması bakımından çok önemli. Yetkililerin de açıkladığı gibi, yeni nükleer santraller, yeni reaktörler ve küçük modüler reaktörlerle nükleerin payını artırmak doğru ve yerinde bir karar. Akkuyu NGS, bizi nükleer kulübe sokmanın yanı sıra elektrik üretimi konusunda diğer ülkelerden daha fazla geri kalmamızın da önüne geçecek. Bu anlamda önemli bir adım atıldığını düşünüyorum. Bir ülkenin nükleer santralinin olması gücünün göstergesidir” diye konuştu.   “Nükleer santralden elektrik üretiminde somut adım Akkuyu NGS ile atıldı” Prof. Dr. Ergün, Türkiye’nin 1950’li yılların sonundan itibaren nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması için bilgi birikimini geliştirdiğini, kurumlar ve laboratuvarlar kurduğunu ve nükleer bilimin gelişmesine katkılarda bulunmuş kişiler yetiştirdiğini vurguladı. Türkiye’nin, 1956 yılında Atom Enerjisi Komisyonu (AEK) Genel Sekreterliğini kurarak, dünyada nükleer enerji alanında çalışmaları başlatan ilk ülkeler arasındaki yerini aldığını söyleyen Ergün, “Türkiye her ne kadar 1950’li yılların sonunda NGS kurmak için çalışmalara başlamış olsa da nükleer santralden elektrik üretmede somut adım Türkiye ve Rusya arasındaki anlaşmayla atıldı. Ve böylece Akkuyu’da, Türkiye’nin ilk nükleer santrali inşa edilmeye başladı” dedi. Türkiye’nin enerji ihtiyacını sürdürülebilir ve güvenilir bir elektrik kaynağıyla üretmesi gerektiğinin altını çizen Ergün, şunları kaydetti: “NGS’ler sadece elektrik üretim sistemleri değil, aynı zamanda teknoloji kültürünün önemli parçaları ve teknolojide ilerlemenin önemli basamaklarıdır. Bir ülkede yüksek enerjiye ihtiyaç duyan sanayi yatırımı yapmak isteyen bir yatırımcı o ülkede nükleer santral varsa bu konudaki kararını daha rahat alabilir. Nükleer teknolojiye dayalı teknoloji kültürü çok farklıdır ve A’dan Z’ye tüm bilim dallarını ilgilendirir. Ciddi anlamda kalite, bir ülkeye üst standartlarda iş yapmayı öğretir.”     “Akkuyu NGS Cumhuriyetimizin 67 yıllık hayalini gerçeğe dönüştürüyor”  Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı İsmail Cingöz de Türkiye’nin, ilk kez 1956 yılında, bir NGS kurmak için proje geliştirme çalışmaları başlattığını belirtti. Cingöz, o dönemde nükleer santral kurmak için Türkiye ile birlikte yola çıkan başta Güney Kore olmak üzere birçok ülkenin ve hatta Türkiye’den sonra bu çalışmaları başlatan ülkelerin NGS’ler ile binlerce kilovat saat elektrik ürettiğini vurguladı. Güney Kore gibi bu ülkelerin de NGS inşa etmek için uluslararası ihalelere girdiğine işaret eden Cingöz, “Ne yazık ki 1956 yılından bu yana birçok siyasi oluşum ya da ‘çevresel bilinç’ adı altında NGS karşıtı girişimlerle uluslararası alandaki birçok karmaşık sebepler yüzünden Türkiye, NGS konusunda geç kalmıştır. Üstelik başbakanlık yapmış bazı siyasilerin dahi, NGS’ye karşı olduklarını açıklayarak, Türkiye’nin yaptığı bütün çalışmaları bir kenara atarak, tamamıyla sonlandırdıkları süreçler de görüldü” dedi.  Bu gibi engeller yüzünden Türkiye’nin NGS konusunda geri kalan ve bundan yararlanamayan bir ülke pozisyonuna geldiğini söyleyen Cingöz, “Nihayetinde Rusya’nın, Türkiye’nin NGS projesine katılmasıyla Akkuyu’da ilk adım atıldı. Akkuyu NGS’nin açılış aşamasına gelmesinden gurur duyuyoruz. Böylece Cumhuriyetimizin Akkuyu NGS ile 67 yıllık nükleer santrale kavuşma hayali gerçeğe dönüşüyor” ifadelerini kullandı.   “Türkiye’nin Akkuyu dışında yeni NGS’lere ihtiyacı var” Akkuyu NGS’nin yapılmaya başlamasıyla birlikte Türk mühendisliğinin önemli mesafe kat ettiğini, Akkuyu’da görev alacak nükleer mühendislerin Rusya’da eğitim gördüğünü ve Rusya’nın Akkuyu’da çalışacak ara elamanlar da yetiştirdiğini belirten Cingöz, “Böylece Türkiye gelecekte NGS’leri kurabilecek aşamaya gelebilecektir. Akkuyu NGS, Türk mühendisliğinin gelişimi ve Türk enerji sektörünün, NGS’lerde çalışacak mühendisler, teknikerler ve ara elemanlar yetiştirmesi bakımından okul vazifesi görecektir. Türkiye’nin, Akkuyu’nun dışında Sinop ve İğneada’da yeni NGS’lere de acilen ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır” diye konuştu.   “Akkuyu NGS yüzlerce sanayi sektörünün önünü açtı”  “Akkuyu NGS temelinin atıldığı günden bugüne kadar ara sektörde yüzlerce sanayi sektörünün önünü açtı” diyen Cingöz, şu değerlendirmeyi yaptı: “Akkuyu NGS, binlerce insana istihdam kapısı oldu. Bu yüzden Nükleer tesislerin ara tesislerle istihdama ve Türk ekonomisine olumlu katkıları olduğunu gören toplum daha fazla tesisin yapılmasını talep edecektir. Ayrıca Akkuyu NGS’nin, Türk dış politikasına ve Türk ekonomisine önemli katkıları vardır.  Sonuçta Akkuyu NGS, ülkemizde ekonomik alanda birçok ara sektöre istihdam sağlaması bakımından önemli bir tesis görevi görmektedir.”    “Nükleer enerji kesintisiz enerji elde edilmesi açısından önemlidir” Akkuyu NGS’nin, bütün yıl doğa koşullarından bağımsız tam kapasiteyle çalışarak, Türkiye’nin enerji açığı yaşamaması bakımından önemli bir tesis olduğunu vurgulayan Cingöz, şöyle devam etti: “Zira hidroelektrik santrali, rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi veya jeotermal enerji gibi diğer enerji kaynaklarının enerji üretiminde doğa koşulları ve mevsimsel koşullar önemlidir. Buna karşın, NGS, hiçbir doğa koşulundan etkilenmeden 24 saat tam kapasite çalışabilir.  Dolayısıyla nükleer enerji, enerjinin kesintisiz olarak elde edilmesi açısından önemli bir sistemdir.” Türkiye’nin güçlü bir ülke olmak istiyorsa NGS’lere ihtiyacı bulunduğunu ve bu açıdan bakıldığında nükleer enerjiye karşı çıkmayı doğru bulmadığını söyleyen Cingöz, sözlerini şöyle tamamladı: “Kamuoyunun nükleer enerjiye ilişkin olumsuz yaklaşımı ulusal ve uluslararası medyada yapılacak yayınlarla giderilmeye çalışılmalı. Uluslararası kamuoyu nükleer enerjiyi, geleceğin en önemli enerji kaynaklarından birisi olarak önemserken, toplumun, bilinçsizce nükleer enerji karşıtlığı anlamsızdır. Kamuoyunun nükleer enerjiye dünyada ne kadar önem verildiği konusunda bilinçlendirilmesi durumunda fikir değiştirerek, bu karşıt tutumdan vazgeçeceğine inanıyorum.”   
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı İsmail Cingöz: “Akkuyu NGS Cumhuriyetimizin 67 yıllık hayalini gerçeğe dönüştürüyor”

Türkiye, cumhuriyetin 100’üncü yılında enerji alanında yaptığı atılımlarla dikkat çekerken, Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Ergün bu atılımlardan en önemlisinin 2024 yılında ilk elektriği üretmesi planlanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ergün, Akkuyu NGS’nin elektrik üretmeye başlamasıyla Türkiye’nin sadece enerji bağımsızlığı ve ülke ekonomisi değil, aynı zamanda dış politikasında daha güçlü bir konuma geleceğini belirterek, “Ülkemizin ilk nükleer güç santrali olan Akkuyu, sadece bir enerji kaynağı değil, teknoloji kültüründe de bir basamaktır. Akkuyu NGS Cumhuriyetimizin önemli kilometre taşlarından biridir. Ülkemizin Akkuyu NGS ile nükleer enerjide büyük bir atılım yapmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

 

“Bir ülkenin nükleer santralinin olması gücünün göstergesidir”

Türkiye’nin, Akkuyu NGS’den sonra da yeni nükleer santrallerle de enerji karmasını çeşitlendirmesi kararını desteklediğini vurgulayan Prof. Dr. Ergün, “Akkuyu NGS ile açılan yol, Türkiye’nin ilk nükleer santraline kavuşması ve enerji bağımsızlığı yolunda ilk adımı atmış olması bakımından çok önemli. Yetkililerin de açıkladığı gibi, yeni nükleer santraller, yeni reaktörler ve küçük modüler reaktörlerle nükleerin payını artırmak doğru ve yerinde bir karar. Akkuyu NGS, bizi nükleer kulübe sokmanın yanı sıra elektrik üretimi konusunda diğer ülkelerden daha fazla geri kalmamızın da önüne geçecek. Bu anlamda önemli bir adım atıldığını düşünüyorum. Bir ülkenin nükleer santralinin olması gücünün göstergesidir” diye konuştu.

 

“Nükleer santralden elektrik üretiminde somut adım Akkuyu NGS ile atıldı”

Prof. Dr. Ergün, Türkiye’nin 1950’li yılların sonundan itibaren nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması için bilgi birikimini geliştirdiğini, kurumlar ve laboratuvarlar kurduğunu ve nükleer bilimin gelişmesine katkılarda bulunmuş kişiler yetiştirdiğini vurguladı. Türkiye’nin, 1956 yılında Atom Enerjisi Komisyonu (AEK) Genel Sekreterliğini kurarak, dünyada nükleer enerji alanında çalışmaları başlatan ilk ülkeler arasındaki yerini aldığını söyleyen Ergün, “Türkiye her ne kadar 1950’li yılların sonunda NGS kurmak için çalışmalara başlamış olsa da nükleer santralden elektrik üretmede somut adım Türkiye ve Rusya arasındaki anlaşmayla atıldı. Ve böylece Akkuyu’da, Türkiye’nin ilk nükleer santrali inşa edilmeye başladı” dedi.

Türkiye’nin enerji ihtiyacını sürdürülebilir ve güvenilir bir elektrik kaynağıyla üretmesi gerektiğinin altını çizen Ergün, şunları kaydetti: “NGS’ler sadece elektrik üretim sistemleri değil, aynı zamanda teknoloji kültürünün önemli parçaları ve teknolojide ilerlemenin önemli basamaklarıdır. Bir ülkede yüksek enerjiye ihtiyaç duyan sanayi yatırımı yapmak isteyen bir yatırımcı o ülkede nükleer santral varsa bu konudaki kararını daha rahat alabilir. Nükleer teknolojiye dayalı teknoloji kültürü çok farklıdır ve A’dan Z’ye tüm bilim dallarını ilgilendirir. Ciddi anlamda kalite, bir ülkeye üst standartlarda iş yapmayı öğretir.”  

 

“Akkuyu NGS Cumhuriyetimizin 67 yıllık hayalini gerçeğe dönüştürüyor” 

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı İsmail Cingöz de Türkiye’nin, ilk kez 1956 yılında, bir NGS kurmak için proje geliştirme çalışmaları başlattığını belirtti. Cingöz, o dönemde nükleer santral kurmak için Türkiye ile birlikte yola çıkan başta Güney Kore olmak üzere birçok ülkenin ve hatta Türkiye’den sonra bu çalışmaları başlatan ülkelerin NGS’ler ile binlerce kilovat saat elektrik ürettiğini vurguladı.

Güney Kore gibi bu ülkelerin de NGS inşa etmek için uluslararası ihalelere girdiğine işaret eden Cingöz, “Ne yazık ki 1956 yılından bu yana birçok siyasi oluşum ya da ‘çevresel bilinç’ adı altında NGS karşıtı girişimlerle uluslararası alandaki birçok karmaşık sebepler yüzünden Türkiye, NGS konusunda geç kalmıştır. Üstelik başbakanlık yapmış bazı siyasilerin dahi, NGS’ye karşı olduklarını açıklayarak, Türkiye’nin yaptığı bütün çalışmaları bir kenara atarak, tamamıyla sonlandırdıkları süreçler de görüldü” dedi. 

Bu gibi engeller yüzünden Türkiye’nin NGS konusunda geri kalan ve bundan yararlanamayan bir ülke pozisyonuna geldiğini söyleyen Cingöz, “Nihayetinde Rusya’nın, Türkiye’nin NGS projesine katılmasıyla Akkuyu’da ilk adım atıldı. Akkuyu NGS’nin açılış aşamasına gelmesinden gurur duyuyoruz. Böylece Cumhuriyetimizin Akkuyu NGS ile 67 yıllık nükleer santrale kavuşma hayali gerçeğe dönüşüyor” ifadelerini kullandı.

 

“Türkiye’nin Akkuyu dışında yeni NGS’lere ihtiyacı var”

Akkuyu NGS’nin yapılmaya başlamasıyla birlikte Türk mühendisliğinin önemli mesafe kat ettiğini, Akkuyu’da görev alacak nükleer mühendislerin Rusya’da eğitim gördüğünü ve Rusya’nın Akkuyu’da çalışacak ara elamanlar da yetiştirdiğini belirten Cingöz, “Böylece Türkiye gelecekte NGS’leri kurabilecek aşamaya gelebilecektir. Akkuyu NGS, Türk mühendisliğinin gelişimi ve Türk enerji sektörünün, NGS’lerde çalışacak mühendisler, teknikerler ve ara elemanlar yetiştirmesi bakımından okul vazifesi görecektir. Türkiye’nin, Akkuyu’nun dışında Sinop ve İğneada’da yeni NGS’lere de acilen ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır” diye konuştu.

 

“Akkuyu NGS yüzlerce sanayi sektörünün önünü açtı” 

“Akkuyu NGS temelinin atıldığı günden bugüne kadar ara sektörde yüzlerce sanayi sektörünün önünü açtı” diyen Cingöz, şu değerlendirmeyi yaptı: “Akkuyu NGS, binlerce insana istihdam kapısı oldu. Bu yüzden Nükleer tesislerin ara tesislerle istihdama ve Türk ekonomisine olumlu katkıları olduğunu gören toplum daha fazla tesisin yapılmasını talep edecektir. Ayrıca Akkuyu NGS’nin, Türk dış politikasına ve Türk ekonomisine önemli katkıları vardır.  Sonuçta Akkuyu NGS, ülkemizde ekonomik alanda birçok ara sektöre istihdam sağlaması bakımından önemli bir tesis görevi görmektedir.” 

 

“Nükleer enerji kesintisiz enerji elde edilmesi açısından önemlidir”

Akkuyu NGS’nin, bütün yıl doğa koşullarından bağımsız tam kapasiteyle çalışarak, Türkiye’nin enerji açığı yaşamaması bakımından önemli bir tesis olduğunu vurgulayan Cingöz, şöyle devam etti: “Zira hidroelektrik santrali, rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi veya jeotermal enerji gibi diğer enerji kaynaklarının enerji üretiminde doğa koşulları ve mevsimsel koşullar önemlidir. Buna karşın, NGS, hiçbir doğa koşulundan etkilenmeden 24 saat tam kapasite çalışabilir.  Dolayısıyla nükleer enerji, enerjinin kesintisiz olarak elde edilmesi açısından önemli bir sistemdir.”

Türkiye’nin güçlü bir ülke olmak istiyorsa NGS’lere ihtiyacı bulunduğunu ve bu açıdan bakıldığında nükleer enerjiye karşı çıkmayı doğru bulmadığını söyleyen Cingöz, sözlerini şöyle tamamladı: “Kamuoyunun nükleer enerjiye ilişkin olumsuz yaklaşımı ulusal ve uluslararası medyada yapılacak yayınlarla giderilmeye çalışılmalı. Uluslararası kamuoyu nükleer enerjiyi, geleceğin en önemli enerji kaynaklarından birisi olarak önemserken, toplumun, bilinçsizce nükleer enerji karşıtlığı anlamsızdır. Kamuoyunun nükleer enerjiye dünyada ne kadar önem verildiği konusunda bilinçlendirilmesi durumunda fikir değiştirerek, bu karşıt tutumdan vazgeçeceğine inanıyorum.” 

 

Mersin HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gulnarcity.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.